Liselerin Bağımsız Kitlesel Örgütü
Kadın cinayeti, çocuk işçilik ve kayyum rektör…
Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs’te yapılan düğünde çalışan 15 yaşında bir kız çocuğu, kampüse dışarıdan giren bir erkek tarafından silahla katledildi. Üniversitenin kampüsünde düğün için bir bina kiralanmıştı ve 15 yaşındaki Hilal Özdemir bu düğünde garsonluk yapıyordu. Kampüse dışardan giren 20 yaşındaki eski sevgilisi Ayberk Kurtuluş tarafından ruhsatsız bir silahla öldürüldü. İşlediği cinayet sonrasında silahıyla kendini öldüren katilin 24 suç kaydı vardı. Boğaziçi Üniversitesi olayın ardından yaptığı açıklamada Hilal için “sivil vatandaş” tabirini kullandı.
Olaydan bahsetmeye neresinden başlasak elimizde kalıyor. Resmen Türkiye’nin genel gündemleri toplanmış. Kadın cinayeti, çocuk işçilik, kampüs içerisinde güvenlik eksikliği, haddi hesabı olmayan suç kaydı, üniversitelinin olması gerekirken kiralanan kampüs binası ve rezil açıklamalar.
Üniversite kampüslerinde bile öğrencilerin ve özellikle kadınların can güvenliği yoksa kampüslerdeki kapılar ne işe yarıyor. O kadar x-ray cihazı ve kamera süs olarak mı etrafa konuldu? Kadınlar bunca “önleme” rağmen kendi üniversitelerinde ölüm korkusu olmaksızın gezemiyorlar. Kayyum rektör, kampüs içerisindeki “güvenlik” için mezunların ve eski hocaların bile kampüse alınmasını yasaklamışken, üniversitenin öğrencisi bile olmayan ve ruhsatsız silah taşıyan birinin içeri girerek bir kız çocuğunu öldürebilmesinin hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. Silahlı birinin içeri girmesindeki güvenlik açıklarına sebebiyet verenler de bu cinayette en az katil kadar suçludur!
Üniversite yönetiminin vasatlığı sadece güvenlik eksikliğiyle sınırlı kalmadı. Yasal yükten kurtulmak için yapılan duygusuz açıklamalardaki “sivil vatandaş” tabiri Hilal’in çocuk işçi olduğunun ve kadın cinayeti kurbanı olması gerçeklerinin üzerinin örtüyor.
Üniversite yönetimi ve kayyum rektör derhal güvenlik açıklarının ve bunun sebebiyet verdiği cinayetin hesabını vermelidir, bu hesap sorulmalıdır!