Liseli Genç Umut

Liselerin Bağımsız Kitlesel Örgütü

Gerici Vakıflara Liselerde Yer Yok

Geçmişte adı sık sık taciz ve tecavüz skandallarıyla anılan Ensar Vakfı ve TÜGVA, tüm bu suçlamalara rağmen bugün hâlâ okullarımızda konferans düzenleyebiliyor, öğrencilerle birebir görüşmeler yapabiliyor.

Ensar Vakfı’nın ilk büyük skandalında, 45 erkek çocuğu tecavüze uğradı. Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu bu korkunç olay üzerine:

“Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleriyle ön plana çıkmış kurumumuzu kapatmak için gerekçe olamaz.” diyerek vakfı savundu.

Tecavüzcü, “çocuklara duyduğum şefkatten yaptım” gibi akıl almaz bir açıklama yaptı; Meclis araştırma komisyonunun etkin çalışmaları ise AKP tarafından engellendi. Buna rağmen Ensar yöneticilerinden Asım Sultanoğlu, Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürü yapıldı. Vakıf bugün hâlâ liselerde konferans düzenleyebiliyor, öğretmenleri ağırlayabiliyor. AKP Genel Başkanı’nın oğlu ise Ensar Vakfı Başkanı için “eşimden sonra en çok görüştüğüm kişi” diyebiliyor.

TÜGVA da farklı değil. Üniversiteli genç kadınlara tacizle gündeme gelen TÜGVA’nın Iğdır İl Temsilcisi hakkında, somut kanıtlar bulunmasına rağmen soruşturma bile açılmadı.

2021 yılında köy okulları kapatıldı, devlet yurtlarının sayısı azaltıldı. Öğrenciler vakıf ve cemaat yurtlarına mecbur bırakıldı. Aynı dönemde iktidar, bu tür vakıflara 173 milyon 704 bin lira kaynak aktardı.

Bugün TÜGVA, liselere temsilci seçiyor; öğrencilerden etkinliklerini yaymalarını istiyor. Kendini “hayır kurumu” olarak tanıtıyor ama yönetiminde AKP Genel Başkanı’nın oğlu dahil iktidara yakın birçok isim var.

Ensar ve TÜGVA, 2024–2025 yıllarında ÇEDES Projesi kapsamında Eyüpsultan, Kağıthane, Gaziosmanpaşa gibi ilçelerde okullara girerek propaganda yapmaya başladı. İsimleri tecavüz skandallarıyla anılan bu vakıfların devlet eliyle okullara sokulması, eğitim sisteminin geldiği gericiliğin ve güvensizliğin en açık kanıtıdır.

Bir arkadaşımızın anlattığına göre Ensar Vakfı’nın gittiği Eyüpsultan’daki bir lisede yaşananlar:

• Vakıf temsilcileri öğrencilerle birebir görüşerek temsilcilik teklif etmiş.

• Öğrencileri kendi etkinliklerine ve cemaat yurtlarına davet etmiş.

• Konferans salonunda düzenlenen bir etkinlikte, bir kız öğrenci sahneye çıkarılıp giydiği tişört “Bu nasıl tişört?” denilerek herkesin önünde aşağılanmış ve hedef gösterilmiş.

Bu örnek, siyasal İslamcı politikaların okullarımızda hangi noktaya ulaştığını gösteriyor.

Okul müdürleri iktidarın değil öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin temsilcisi olmalıdır. Fakat bugün karşımızda AKP gençlik kollarıyla poz veren müdürler var; onlar da bu vakıfları okullara sokarak laikliği hiçe sayıyor.

Biz liseliler şunu söylüyoruz:

• Okullarımızda tecavüzcü vakıfları istemiyoruz!

• Okullarımızda cemaat ve tarikatların olmasını kabul etmiyoruz!

• Eğitimde laikliği yok sayan müdürleri de kabul etmiyoruz!

Çünkü biliyoruz: Cemaat ve tarikatların eline bırakılan kurumlar, intihar eden öğrencilerin ve baskılar yüzünden hayatı karartılan gençlerin hikâyeleriyle doludur.

Okullarımıza yöneltilen bu gerici kuşatmaya karşı mücadele etmek hakkımızdır.

Ve biz, her zaman Demokratik Lise mücadelemizle haykıracağız:

Tecavüzcü vakıflar okullarımızdan defolacak! Laik, bilimsel, demokratik eğitim için mücadele sürecek!