Liseli Genç Umut

Liselerin Bağımsız Kitlesel Örgütü

Demokratik Lise Mücadelesi İçin Yol(A)çık

Her sabah aynı zil sesiyle uyanıyoruz. Aynı sıralara oturuyor, aynı kurallara boyun eğiyoruz. Aynı ders kitapları bizden ezberlememizi istiyor; aynı sistem ise susmamızı. Bize sürekli “Çalış, sınavı kazan, gerisini düşünme” deniyor. Ama biz biliyoruz: mesele yalnızca bir sınav değil. Kantin fiyatlarının artışı, işsizlik, disiplin cezaları, bitmeyen yarış… Daha lise sıralarındayken hayatımızı şekillendiren kararlar bizden bağımsız alınıyor. Bizden istenense yalnızca itaat.

Bu sistemin en temel çürümüşlüğü, eğitimi bir hak olmaktan çıkarıp bir ticari meta haline getirmesidir. Anayasal güvence altında olması gereken parasız ve nitelikli eğitim, AKP’nin neoliberal politikalarıyla adım adım ticarileştirildi. Okul kayıt paraları, fotokopi ücretleri, spor kulübü aidatları… Her kalem ailelerimizin sırtına yeni bir yük. Eğitim kalitesi bilinçli olarak düşürüldü; bizler de dershanelere ve özel derslere mahkûm edildik. Biz bu düzene karşı tek bir şey söylüyoruz: “Müşteri değil öğrenciyiz!”

Sorun yalnızca ekonomik sömürüyle sınırlı değil. En büyük tehlike, iktidarın arkasında durduğu vakıfların okullarımıza sızmasıdır. 45 erkek çocuğunun istismarıyla hafızalara kazınan Ensar Vakfı, bugün hâlâ devlet kadrolarında yükselebiliyor. “Bir kereden bir şey olmaz” diyenlerin savunduğu bu kurumlar, gericiliğin en açık göstergesidir. Köy okulları kapatılarak barınma sorunu büyütüldü. Çözüm olarak da Ensar ve TÜGVA gibi vakıfların yurtları önümüze kondu. 2021’de bu yapılara milyonlarca liralık kamu bütçesi aktarıldı. Bizleri bu kirli kurumlara mahkûm etmek bilinçli bir tercihtir.

Uzun yıllar “apolitik” diye damgalanan lise gençliği, aslında içten içe öfke biriktiriyordu. 19 Mart isyanı ve öğretmen atamalarına karşı yükselen tepkiler, bu öfkenin ilk kıvılcımları oldu. Liselerimiz, baskı ve saldırılar karşısında birer eylem alanına dönüşmeye başladı. Artık biliyoruz ki yaşadığımız sorunlar bireysel değil, sistemseldir. Çözümü de ancak örgütlü mücadelede bulabiliriz.

İşte tam da bu noktada Demokratik Lise mücadelesi ortaya çıkıyor. Demokratik Lise, yalnızca kantin fiyatlarına ya da sınav baskısına karşı değil; bütün bir sömürü düzenine karşı öğrencilerin söz, yetki ve karar hakkı için verilen örgütlü bir mücadeledir. Öğrencilerin kendi gelecekleri hakkında söz sahibi olmasını, okulların iktidar ve vakıflar eliyle değil, öğrenciler, öğretmenler ve veliler tarafından demokratik bir şekilde yönetilmesini savunur. Bu mücadele, yalnızca bugünün sorunlarını çözmek için değil, yarının özgür ve eşit dünyasını kurmak için verilen bir mücadeledir.

Demokratik Lise Hareketi, öğrencilerin söz hakkını elinden alan bu düzene karşı dikiliyor. Müdürlerin ve bakanların bizim adımıza karar vermesine “Artık yeter!” diyoruz. Liseli mücadelesi hiçbir partinin gölgesinde yürütülemez. Bizim yolumuz bellidir: “Tek Yol: Bağımsız Çizgi!”

Okullardaki kantin soygunu, sınav terörü, disiplin baskısı… Bunlar aslında toplumun geneline yayılan işsizliğin, yoksulluğun ve adaletsizliğin yansımalarıdır. Bu düzen hepimizi aynı köşeye sıkıştırıyor. O yüzden mücadelemiz yalnızca okul duvarlarıyla sınırlı değil. Kitlesel öfkemizi örgütlü güce dönüştürmek için Genç Umut’ta birleşmeli ve direnmeye devam etmeliyiz.

Çocukların sömürülmediği, kadınların öldürülmediği, emeğiyle yaşayanların haklarının gasp edilmediği bir dünya kurmak zorundayız. Bu gelecek onların değil, bizimdir! Ve biz, lise sıralarından yükselen bu direniş ateşiyle geleceğimizi kendi ellerimizle inşa edeceğiz.